RÜYALAR VE KONTROL EDİLEBİLİR RÜYA
RÜYALAR
Hayatınızın her olağan gecesinde, rüyaların karmaşık
dünyasına girersiniz. Bir zamanlar sadece kahinlerin, medyumların ve
psikanalistlerin alanında olan rüyalar şimdi bilimsel araştırmalar için çok
önemli bir alan haline gelmişlerdir. Rüya araştırmalarının çoğu uyku laboratuvarlarında
başlar, deneyi yapanlar uyuyan kişileri burada REM ve NREM uykuları süresince gözleyebilirler.
NREM uykusu daha çok gündüz vakti düşüncelerine benzer, daha az duygusallık
içerir. Rüyalar REM uykusunda aktif olurlar. Rüyaların insanların zihinsel
yaşamları üzerinde çok büyük bir etkisi olması nedeniyle her kültürde aynı soru
sorulmuştur: Rüyaların önemi var mıdır? Bulunan cevap neredeyse hep evet
olmuştur. Yani çoğu kültürde rüyaların önemli olduğu inancı gelişmiştir. Şimdi Kültürlerin
rüyalara anlam verdikleri çeşitli yolları gözden geçireceğiz.
Freudyen Rüya Analizi: Modern Batı kültüründe en
önemli rüya teorileri Sigmund Freud tarafından ortaya konulmuştur. Freud,
rüyalara “geçiş psikozları” ve “gece deliliği” modelleri adlarını vermiştir.
Aynı zamanda rüyaları “bilinçdışına giden ana yol” olarak da nitelemiştir.
Klasik kitabı “The Interpretation of Dreams (Rüyaların Yorumu)” ile rüyaları
psikanalizin ana taşı haline getirmiştir. Freud’a göre rüyalarda çalışan iki
dinamik güç bulunmaktadır, istek ve sansür. Sansür isteğe karşı bir savunma. Sansür
gizli anlamları, örtük içeriği, rüyada açık içeriğe çevirir, açık içerik
Freud’un düş çalışması adını verdiği bir süreç sonucunda rüya gören kişiye
görünür. Açık içerik, hikâyenin kabul edilebilir versiyonudur. Örtük içerik
sosyal veya kişisel olarak kabul edilemez halidir. Freud’a göre, rüyaların
yorumlanması açık içerikten yola çıkarak örtük içeriğe doğru geri gitmektir.
Psikanalist rüya analizi yaparak hastanın sorunlarını tedavi ederken, rüyalar
hastanın bilinçdışı isteklerini, bu isteklere bağlı korkuları ve hastanın
istekler ve korkular arasındaki çatışma ile başa çıkmak için genel olarak
kullandığı savunma yöntemlerini ortaya koyar. Freud, rüyalardaki sembol ve
metaforların anlamları olduğuna inanmıştır: Kutular, kaplar, sandıklar,
dolaplar ve fırınlar rahmi temsil etmektedir, aynı zamanda içi boş nesneler,
gemiler ve kanallar da. Rüyalardaki odalar çoğu zaman kadınlardır, eğer odalara
giriş ve çıkış yolları temsil ediliyor ise, bu yorum şüphe gerektirmez bile.
Bir dizi odadan geçtiğiniz bir rüya bir haremi veya genelevi simgelemektedir. Freud’un
rüyaların psikolojik açıdan önemini vurgulaması, çağdaş rüya içeriği
incelemelerine de yol gösterici olmuştur.
Meksika, Guatemala, Belize ve Honduras’ın belli bölgelerinde
yaşayan Maya yerlilerini düşünürsek, Maya kültüründe, şamanlar rüya yorumcuları
olarak işlerler. Hatta bazı Maya gruplarında şamanlar tanrısal varlıkların
kendilerini ziyaret ettiklerini ve şaman olarak kaderlerini belirledikleri
rüyalar gördükleri için şaman olarak seçilirler. Dini ritüellerin resmi
talimatları da bu yeni seçilen şamanlara rüya yoluyla bildirilir. Batı dışındaki
kültürlerin çoğunun rüyalarla ilgili kültürel adetleri temel olarak farklı bir
zaman bakışını da yansıtmaktadır. Örneğin Etiyopya ile Sudan sınırında yer alan
bir bölge olan Ingessana Hills halkına göre festivallerinin zamanları rüya görülere
göre ayarlanmaktadır. Dini tapınakların koruyucuları rüyalarında babaları ve
diğer ataları tarafından ziyaret edilir ve onlar “festivali haber verirler”.
Rüya içeriği alanında yapılan çalışmalar rüyaların
içeriklerinin rüya gören kişinin uyanıkken aklında olan şeylerle büyük oranda
örtüştüğünü doğrulamaktadır. Kendi rüya güncenizi tutmayı deneyebilirsiniz, her
sabah uyanır uyanmaz rüyalarını yazmaya çalışın, rüyalarınızın hem günlük
endişelerinize nasıl uyduğunu hem de rüya içeriklerinizin zamanla nasıl
değiştiğini veya benzer kaldığını görebileceksiniz. Yine de sizi bazı
insanların rüyalarını hatırlamakta diğerlerine göre daha çok zorluk çektiği de
söylenebilir.
Kontrol Edilebilir Rüya
Rüya görürken rüya gördüğünüzün farkında olmak mümkün mü?
Kontrol edilebilir rüya teorilerinden yana olan kişiler rüya gördüğünüzün
farkına varmanın öğrenilebilen, tekrarla geliştirilebilen, bir beceri olduğunu
ve rüyaların gideceği yönü kontrol etmeye yaradığını ortaya koymuşlardır. Rüya gördüklerinin farkına vardıktan sonra,
ama hala uykudayken, uyuyan kişiler rüyalarını kontrol edebildikleri, kendi
hedeflerine göre yönlendirebildikleri ve rüyalarının sonuçlarını kendi
ihtiyaçlarına göre değiştirebildikleri kontrol edilebilir rüya durumuna
geçiyorlardı. Kontrol edilebilir rüyalar; görme becerisinin, uyuyan kişilerin
bu rüyaların mümkün olduğuna gerçekten inanması ve rüya yaratma tekniklerini
düzenli olarak çalışması sonucunda arttığı söylenmektedir. Stephen LaBerge gibi araştırmacılar rüyaların
“kontrol edilemez” olayları üzerinde kontrol kazanmanın sağlıklı olduğunu çünkü
kendine güveni artırdığını ve birey için olumlu deneyimler yarattığını öne sürmektedir.
Ne var ki hastalarının sorunlarını anlamak için rüya analizi kullanan terapistler
bu tür işlemlere rüya görmenin doğal sürecini bozdukları gerekçesiyle karşı
çıkmaktadırlar.
Yorumlar
Yorum Gönder